Teslimiyet bütüne güvenip, olmakta olan her şeyin herkesin hayrına olduğu güveninde yaşama hali. Bu güven hissedilmezse tüm spiritüel öğretiler teoride kalır, hiçbir şeye gerçek anlamda teslim olamayız.
Bu bir oluş hali, en derinde ne hissettiğiniz. Yüzeyde ne yaptığınız, hangi aksiyonu aldığınız almadığınız değil önemli olan. Kalbinizin güvenle dolu olması. Korkuyla, endişeyle yapılan tüm aktivitenin durması, sadece gereken aksiyonların alınması demek.
Bu etki tepki döngüsünden özgürleştiğiniz, özünüzle, kalbinizle bağlantıda yaşadığınız hal. Teslimiyet kesinlikle eylemsiz, pasif bir hal değil. Tam tersine, tam da alınması gereken aksiyonların alındığı tek hal. Önceden olduğu gibi zihnininiz korku endişe bulutları altında olmadığından algınız nettir, doğru aksiyonu net olarak görür. Eskiden olduğu gibi korku ve panik içerisinde sağa sola anlamsızca koşmaz. Onun yerine tam gidilmesi gereken yere gider, tam yapılması gereken şeyi yapar.
Anlamsız çabaya gerek yok dendiğinde, teslimiyetin pasiflik olduğunu iddia ederek bu durumu haklı çıkarma eğilimi vardır. Gerek yok, çünkü hiçbir işe yaramıyor. Çünkü bir şeyin sebebi neyse sonucu da o olur. Koşturmaca, çabalama dediğimiz halin kökeni korkudur, o yüzden sonucu da korkuyu büyütmeye hizmet edecektir. Yani korku içindeyseniz yaptığınız her şey bu durumun devamına hizmet eder. Durumda gerçek bir değişim dönüşüm yaratmak için asıl köken değişmelidir.
Güven zihindeki fırtınayı durdurur. Zihin korkudan arındığında gerçeği görebilir. Ancak ondan sonra adım atılması gerekiyorsa atılır ve istenen sonuca götürür. Bazen de sadece durulması gerekir ve çünkü sonuç tam oradadır.
Bu hal içinde eylemsizlik bile eylemdir. Çünkü asıl değişim kaynakta yani zihinde yapılmıştır. Biz sadece gözle görülen dünyada yapılan şeyleri aktiflik saydığımız için içsel dünyada yapılan değişime pasiflik etiketini vurup geçmeye çok istekliyiz.
Oysa zihin değişmedikçe yaşamda hiçbir şey değişmez. Birçok farklı şey dener, hep aynı sonuçları alırız.
Comentarios